Anayasa Mahkemesi Basın Müşaviri Osman Arslan’ın, İstanbul ve Antalya’daki kimi ulusal emlak yerlerinin satışı vaadiyle vatandaşları 40 milyon liradan fazla dolandırdıkları argümanıyla yürütülen soruşturma kapsamında kasım ayında gözaltına alınarak özgür bırakıldığı ortaya çıktı. Ankara Başsavcılığı, ortalarında Arslan’ın da bulunduğu 9 kuşkulu hakkında “nitelikli dolandırıcılık” ve “sahtecilik” cürümlerinden iddianame düzenlerken, Arslan’ın 20 yıl 3 aya kadar mahpusla cezalandırılması ve tensiple birlikte tutuklanması talep edildi. İddianame, Ankara 7.Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilirken, tutuklama talebi ise reddedildi. Öte yandan evraktaki sanıklardan Özgür Erdoğan, asıl fail olan Serkan Arslan isimli kişinin, bir milletvekilinin kardeşine ilişkin çakarlı araçla gezdiğini, kullandığı villaya eski Ankara Asayiş Şube Müdür yardımcısı Arzum Nazman ve Jandarma Genel Kumandanı Arif Çetin üzere isimlerin de geldiğini öne sürdü. Davanın birinci celsesi 6 Mart’ta görülecek.
9 kişi hakkında dava açıldı
Altın kotasını yükseltme vaadi
Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianameye nazaran, M.S.A isimli bir kuyumcu, Mirze Aylanç isimli kişi aracılığıyla Ulusal Emlak yerlerini alıp satarak çıkar elde ettiklerini duyduğu Serkan Arslan ile tanışmak üzere Ankara’ya geldi. Burada lüks bir villaya götürülen kuyumcu, villa etrafında çakarlı araçlar ve silahlı muhafazalar gördü. İçeriye girerken cep telefonu da elinden alınan kuyumcu, villaya çakarlı araçlarla gelen Serkan Arslan ile tanıştı. Kuyumcuya altın kotasının yükseltilmesini vaat eden Arslan, bu iş için hazineye yatırmak üzere 1 milyon 200 bin dolar istedi.
Silah zoruyla para aldılar
Görüşmenin akabinde İstanbul’a dönen kuyumcu, yaptığı araştırmada hazineye bu türlü bir para yatırılmasının mümkün olmadığını öğrendi. Kuyumcu, Serkan Arslan’ın yanındaki Zekeriya Kaya isimli kişiyi arayarak, para yatırmayacağını söyledi lakin Zekeriya Kaya, parayı alarak Ankara’ya gelmesini istedi. Bir sefer daha Ankara’ya gelerek oğluyla birlikte kelam konusu lüks villaya giden kuyumcu, argümana nazaran burada Serkan Arslan tarafından alıkonuldu. Arslan, vaat ettiği işi halletmek için masraf yaptığını öne sürerek yanındaki silahlı adamlarla korkuttuğu kuyumcuya, bir döviz ofisi aracılığıyla 200 bin dolar göndertti. Parayı, Serkan Arslan’ın adamı olduğu belirtilen Özgür Erdoğan isimli kişi döviz ofisinden teslim alarak getirdi. Kendisine zorla 400 bin dolarlık da senet imzalatılan kuyumcu, Özgür Erdoğan isimli kişinin Cumhurbaşkanı’nın akrabası olduğu söylenerek de korkutuldu. Canını güç kurtaran kuyumcu, daha sonra bu şahıslardan şikayetçi oldu.
“Devletle ilişkili tanıdıklarım var”
Serkan Arslan ismiyle ilgili bir başka şikayet de İstanbul’da avukatlık yapan M.C.K. tarafından yapıldı. 2023 yılında Maltepe’deki bir araziyi satın almak için yaptığı araştırmada, arazinin Ulusal Emlak’a ilişkin olduğunu öğrenen M.C.K., o tarihte yanında çalışan Mehmet Bulut isimli şahsa bu durumdan bahsetti. M.C.K.’nın iddianamede yer alan tabirine nazaran Bulut, Ulusal Emlak’tan bu araziyi alabilecek MİT ve devlet görevlileriyle temaslı tanıdıkları olduğunu, bu şahısların Alsancak Bilişim isimli firma aracılığıyla çok sayıda araziyi aldıklarını duyduğunu söyledi. Bu bireylerle tanışmak isteyen avukat M.C.K., Bulut ile birlikte Ankara’ya geldi.
“AYM Basın Müşavirinin yanında ödeme yaptım”
M.C.K., daha sonra Bulut ve Anayasa Mahkemesi Basın Müşaviri Osman Arslan ile birlikte Alsancak Bilişim isimli firmanın bulunduğu plazaya gitti. Kelam konusu ofiste M.C.K.’yı, kendisini devlet vazifelisi olarak tanıtan Serkan Arslan ve muhafazası karşıladı. Görüşme sonucunda Serkan Arslan, M.C.K’ya Maltepe’de bulunan araziyi kendisi ismine alabileceğini, arsa için Ulusal Emlak Müdürlüğüne 2 Milyon 700 bin lira yatırılması gerektiğini, kendisinin de bu paranın iki katını kurul olarak alacağını söyledi. Tabirine nazaran M.C.K., Mehmet Bulut ve Osman Arslan’ın yanında Serkan Arslan isimli şahsa 1 milyon 250 bin lira parayı elden ödedi.
Tapu teslim edildi
Daha sonra İstanbul’a dönen avukat M.C.K, kendisinden peyder pey masraf ismi altında istenen paraları da gönderdi. Bir müddet sonra Serkan Arslan, M.C.K.’yı Ankara’ya çağırarak satın alma mukavelesini imzalaması gerektiğini söyledi. Tekrar Ankara’ya gelen avukat, yine Alsancak Bilişim firmasının ofisine giderek ismine düzenlenen mukaveleyi imzaladı. Bu görüşme sırasında M.C.K.’ya gönderdiği paraların Hazine hesabına yatırıldığına dair dekont da verildi. Birkaç gün sonra M.C.K.’nın telefonuna Elmadağ Tapu Müdürlüğü’nden randevu iletisi geldi. İki gün sonra tıpkı ofise davet edilen avukata, Ulusal Emlak’tan uzman olduğu söylenen Bora isimli bir kişi tarafından istediği arazinin tapusu teslim edildi.
“21 gün e-Devlet’e bakma”
Burada avukattan tekrar para alan Serkan Arslan, 21 gün boyunca e-devlete girmemesini, sisteme girişi aşikâr olursa süreçlere itiraz edilebileceğini, 21 gün sonunda tapunun sisteme düşeceğini söyledi. Bu ortada İstanbul’a dönen M.C.K.’ya Antalya’da tekrar Ulusal Emlak’a ilişkin 50-60 milyon pahasında topraklar olduğunu ve isterse bunu da onun ismine alınabileceği söylendi. Arazinin alınabilmesi için Hazine’ye 9.2 milyon yatırılması gerektiği söylenen M.C.K., bu parayı da tıpkı formda Alsancak Bilişim firmasının hesabına gönderdi. Bir müddet sonra da yerlerin tapuları M.C.K’ya teslim edildi. Avukattan tıpkı formda 21 gün boyunca e-devlet’e bakmaması istendi.
Kendisine villa kiralattı
Bu bekleme sürecinde M.C.K’yı arayan Serkan Arslan, İstanbul’a geleceğini söyleyerek, kendisine kalacak bir yer ayarlamasını talep etti. M.C.K da Serkan Arslan için günlüğü bin dolardan bir villa kiraladı. Serkan Arslan, beraberinde polis olduğunu söyleyen bir şahısla çakarlı araçlar eşliğinde villaya geldi. İstanbul’da kaldığı mühlet içinde vakit zaman Serkan Arslan’ı kiraladığı villada ziyaret eden M.C.K, buraya sık sık grup elbiseli bireylerin geldiğini gördü. Serjab Arslan da bu bireylerin Emniyet Müdürü, MİT mensubu gibi üst seviye vazifeliler olduğunu söyledi.
“Bakan yardımcısı imzalı” evrak göndermiş
21 günlük mühletin sonunda e-Devlet’e bakan avukat M.C.K., tapuları göremeyince Serkan Arslan’ı aradı lakin Serkan Arslan çeşitli mazeretlerle M.C.K.’yı oyaladı. Tapuların imza için bakan onayı beklediğini söyleyen Serkan Arslan, M.C.K.’yı inandırmak için “Bakan Yardımcısı Fatma Varank” imzalı tapu devranı evrakını telefonu üzerinden M.C.K.’ya gönderdi. Aralık ayında bir sefer daha Ankara’ya çağırılan M.C.K., daha sonra Arslan ve müdafaası ile birlikte Tapu Genel Müdürlüğü’ne gitti. M.C.K., beraberindeki Mehmet Bulut ve Serkan Arslan ile buradaki bir kafede beklerken Arslan’ın müdafaası içeri girdi. Yaklaşık yarım saat sonra Serkan Arslan’ın muhafazası elinde tapu senetleri ile geri döndü ve bu senetleri M.C.K’ya teslim etti.
Devlet vazifelisi diye şikayetçi olmamış
Tapularını alarak İstanbul’a dönen avukat bir süre sonra tekrar tapuların e-devlette görünmediğini fark ederek Ankara’ya geldi. Serkan Arslan’ın ofisine giden M.C.K bu defa Ulusal Emlak Müdürü’nün oğlu denerek Alperen isimli bir kişi ile görüştürüldü. M.C.K’ya bu sefer de tapu asılları denilerek birtakım evraklar gösterildi. İstanbul ve Ankara ortasında mekik dokuyan avukat bir süre sonra dolandırıldığını anladı fakat Arslan’ın devlet vazifelisi olduğunu düşünerek şikayetçi olmadı.
Sahte tapu vermişler
Bu süreçte Ankara’da Ulusal Emlak dolandırıcılığı yapıldığı ve mağdurlara geçersiz tapu verildiğine ait operasyon haberlerini gören M.C.K. Emniyet’e giderek şikayetçi oldu. Yanında çalışan Mehmet Bulut’un da bu bireylerle hareket ettiğini öne süren ve yaklaşık 40 milyon lira dolandırıldığını anlatan ve tapu ve evrakları de sunan M.C.K.’nın şikayeti üzerine, ismi geçen şahıslar hakkında soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında yapılan araştırmalarda, M.C.K.’ya verilen tapu ve öteki evrakların geçersiz olduğu belirlendi.
Osman Arslan’a para gönderilmiş
“Menfaat elde ettiği anlaşıldı”
İddianamede, Osman Arslan için şu kıymetlendirme yapıldı:
“Şüphelinin vazife yaptığı kurumdaki konumu itibarıyla Milli Emlak Müdürlüğü nezdinde bulunan taşınmazların satışının yapılması için yardımcı olacağı intibaını yarattığı, ayrıyeten müştekiyi öbür kuşkulu Serkan ile tanıştırdığı ve bu işe aracılık ettiği sabittir. Şüphelinin kendi banka hesaplarını kullanmadığı, oğluna ilişkin hesaba kuşkulu Özgür’ün banka hesabından cürüm tarihinden sonra para gönderildiği hususu karşısında menfaat elde ettiği anlaşılmıştır. Kuşkulu Osman’ın öteki şüpheliler Serkan ve Özgür ile ortalarında para ilgisi olduğu belirlenmiştir. Savunması dikkate alınarak çalıştığı kuruma yazılan müzekkere sonucunda hata tarihi prestijiyle hakkında icra takibi olmadığı tespit edilmiş, bu nedenle savunmasına prestij edilmemiştir. Bilhassa kuşkulu Osman ve Serkan’ın müştekiyi kamu kurum ve kuruluşlarında tanıdıkları olduğuna inandırarak başka şüphelilerle birlikte hareket ederek dolandırdıkları hususu sabittir.”
“Hesaplarına bloke konulsun”
İddianamede, avukat M.C.K’nın 40 milyon lira ziyanı olduğunu belirtmesine rağmen banka kayıtlarından toplamda 18.3 milyon lira ziyanının bulunduğunun anlaşıldığı tabir edilerek, müştekinin maddi ziyanının fahiş ölçüde olması nedeniyle şüphelilerin banka hesaplarına bloke süreci yapılması için ilgili bankalara müzekkere yazıldığı kaydedildi. Şüpheliler Osman Arslan, Serkan Arslan, Özgür Erdoğan, Mirze Aylanç, Mehmet Bulut, Ergun Tuna, Mehmet Yardım, Zekeriya Kaya ve Serkan Bulut hakkında avukat M.C.K’ya yönelik eylemleri nedeniyle “nitelikli dolandırıcılık ve evrakta sahtecilik” kabahatlerinden çeşitli ölçülerde ceza istendi. Osman Arslan dışındaki başka şüpheliler hakkında ayrıyeten kuyumcu M.S.A ve oğluna yönelik hareketleri nedeniyle “yağma ve hürriyeti tahdit” cürümlerinden da ceza talep edildi. Davanın birinci celsesi 6 Mart 2025 tarihinde Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
|
Dikkat cazibeli “ziyaretçiler” Alsancak isimli firmanın sahibi olarak görünen Özgür Erdoğan sözünde, Serkan Arslan’ın kendisine şirket kurdurduğunu lakin tüm hesapların onun tarafından yönetildiğini belirterek, şunları söyledi: “Ben şirketi kurduktan sonra Ankara Asayiş Şube Müdür yardımcısı Arzum Nazman, olay yeri inceleme müdürü soy ismini bilmediğim barış, Jandarma genel kumandanı Arif Çetin, Cumhurbaşkanımızın imaj işlerini yapan Salih isimli kişi, milletvekili, milletvekilinin kardeşi ve danışmanları geliyordu. Hatta Serkan Arslan bu milletvekilinin kardeşinin üzerine kayıtlı çakarlı aracı kullanıyordu. Bana devletten ihale alacağını söylemesine karşın bu işler olmayınca işi bırakacağımı söylediğimde beni tehdit etti. Mali Şube’de gözaltındayken yemek almaya gidip gelirken de beni tehdit etmeye devam etti. Hatası C.M ve A.T’nin üzerine atmamı istedi.” |
|
İsmi rüşvet teziyle da gündeme gelmişti Öte yandan Osman Arslan’ın ismi daha evvel de İşitme Engelliler Federasyonu Başkanı olduğu dönemde bir firma sahibinden rüşvet aldığı tezleriyle gündeme gelmişti. 2012 yılında Dünya İşitme Engelliler Futbol Şampiyonası’nın tertibini yapan firmanın sahibi, federasyondan alacaklarını tahsil edebilmek için Osman Arslan’ın karısının hesabına yatırdığı 12 bin liranın makbuzunu Gençlik ve Spor Bakanlığı Teftiş Kurulu’na sunmuştu. |